10 Ekim 2010 Pazar

Devam Et Mesut


Bu yaz Afrika'da düzenlenen Dünya Kupasında bütün dünya Mesut'un oynadığı futbolu takdir etmişti. Eminim Almanya maçlarında sadece Mesut'u izlemek için bile milyonlarca kişi ekran başına geçmiştir. Tabi dünyanın geri kalanı ile birlikte biz Türkler de onu izlemekten keyif alıyorduk. Onun dünya kupasına renk kattığını gözlerimizin pasını sildiğini her defasında tekrarlıyorduk. Hem izlemekten keyif alıyorduk hem de bir Türk olduğu için gurur duyuyorduk. O günlerde gurur duymuyorum diyen yalan söylerdi.
Transfer sezonunda Real'e gidince de gururumuz bir kat daha artmıştı. Ne de olsa dünyanın en büyük kulüplerinden birinde bir Türk forma giyecekti artık. Real'e transferini anlamlı kılan etkenlerden birisi de onu isteyen kişinin, şu an dünyanın en iyi teknik direktörü kabul edilen Jose MOURINHO'nun  olmasıydı. Mesut la gururumuz bir kat daha artmıştı. Evet belki kendi vatanında büyümemişti. Onu bizim altyapılarımız yetiştirmemiş, Türkiye'de parlayıp ta oralara gitmemişti. Ama olsun o sonuçta Türk kanı taşıyordu. Annesi de babası da Türk'tü. Acı vatanda doğmuş olması,orada eğitim almış olması önemli değildi. Maçlardan önce iki elini açarak dua ediyordu. Ailesinden iyi bir eğitim aldığı belliydi. Hepimiz onunla iftihar ediyorduk.
Ancak ta ki Euro 2012 elemelerinde Almanya ile eşleşene dek. Kuraların çekildiği dönemde bile sustuk.Ne zaman  Almanya maçı geldi, o hafta  memlekette müthiş bir Mesut düşmanlığı başladı.  Vatan hainliği ile itham edildi. Dört ay önce Türk olduğu için onunla gurur duyanlar şimdi bize karşı oynadığı için ona demediklerini bırakmadılar. Bütün hafta boyunca Mesutla yattık,Mesutla kalktık. Yok bizde oynamak istememiş,yok kendisini Türk hissetmiyormuş,mış mış mış.
İşte bizim sorunumuz bu. Dünyaya karşı oynarken Türk, bize karşı oynarken değil. Var mı böyle bir  kaypaklık ? Maalesef samimi değiliz. Nasıl dünya kupasında ve ya Real'de oynarken duyduğumuz gurur samimi değilse nefretimiz de samimi değil. Atalarımız ne güzel söylemiş '' Köpek bile ekmek yediği kaba tükürmez.'' diye. Mesut'u bu günlere getiren, ona nasıl futbol oynanacağını gösteren,alt yapı eğitimini doğru dürüst öğreten, onu dünya sahnesine sunan ve şu an dünyanın en iyi kulüplerinden birinde oynamasını sağlayan kim ? Almanya. O zaman Alman milli takımın formasını giymesi çok doğal. Sonuçta o bir Alman değil. Almanyalı. Nasıl Aureilo Türk değil ama artık Türkiyeli, Mesut'ta  Almanya'lı. Bunu artık kabul etmemiz gerekir. Bunu yanı sıra Almanya artık uyandı. Kendi yetiştirdiği oyuncuların başka milli takımlara gidişini engellemek için artık Almanya da kendi tedbirlerini almaya başladı. Futbolculara Alman milli takımı dışında bir milli forma tercih etmeleri durumunda Alman pasaportlarının iptal edileceği bir düzenleme getiriyor. Şimdi siz kendinizi onların yerine koyun. Bugünkü dünya düzeninde Alman pasaportumu yoksa Türk pasaportu mu ? Cevap çok basit değil mi?
Mustafa DOĞAN' da Alman milli takımını tercih etmişti. Fakat o dönemde hiç bu kadar polemik konusu olmamıştı. Bunun nedeni belli. Çünkü Mesut, Mustafa DOĞAN'dan daha iyi ve dünya çapında bir oyuncu. Mesut'un da kapasitesi Mustafa DOĞAN kadar olsaydı. Bu kadar konuşulmazdı. Ben Mesut'u beğeniyor ve takdir ediyorum. İster Alman ister Türk milli takımı forması giysin ben hala onunla gurur duyuyorum ve verdiği karadan dolayı da destekliyorum. Sen devam et Mesut bildiğin yoldan şaşma. Bizlere her maçta olduğu gibi
futbol ziyafeti sunmaya devam et. Yeşil zeminde futbolun tekmeden ibaret olmadığını, bu oyunun güzel oyuncularla güzelleştiğini, iyi bir alt yapı eğitiminin ne kadar önemli olduğunu, her maçta hatırlatmaya devam et. Ben ve benim gibiler seninle gurur duymaya devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder