28 Eylül 2009 Pazartesi

ŞAŞIRMAYA ALIŞMALI


İlk 7 hatftayı geride bıraktık. Çok fazla olmasada bazı süprizlere tanık olduk. GS şu andd tartışmasız ligin en iyi futbol oynayan takımı. FB ise sezonun ilk 3 maçı hariç iyi oynamıyor. Ancak tabloya bakınca iyi oynamayan takım 7 de 7 yaparak zirvede oturuyor iyi oynayan ise ikinci sırada. Bizi şaşırtan her iki takımında felaket geçen bir sezondan sonra şu anda zırveyi paylaşması. Ayrıca geçen yılın şampiyonu BJK hala kendini toparlayabilmiş değil. İlginç bir süpriz de diyarbakırspor. Sezonun başlamasına kısa bir süre kaldığında sözleşmeli 1 futbolcusu olmasına ve herkesin düşecek gözüyle baktığı takım şu an 2 galibiyet 3 beraberlik 2 mağlubiyetle 9 puan toplamış ve 10. sırada yer alıyor. Üstelik 2 mağlubiyetide ligin 1. si ve 3. sünden almış ki bu da normaldir. 7 Maçta 7 gol atmış. Yani 7 takımdan daha fazla gol bulmuş. Tabi henüz başındayız ama sezon sonuna kadar daha başka süprizlere hazır olmalıyız.

23 Eylül 2009 Çarşamba

DAUM SİSTEMİ


Kağıt üzerine baktığınız zaman 4-2-3-1 oynuyor FB. 4 lü savunmanın önünde 2 önlibero tek forbetin arkasında 3 lü bir hat var. Aslında durum farklı. Daum 1. döneminde olduğu gibi 70 lerin brezilyasının oynadığı sistem 4-2-4 oynatıyor takıma.Orta saha sadece Emre ve Cristian a emanet. Onlarda yan yana değil. Cristian savunmaya çekiliyor, Emre ileri hatta yaklaşıyor. Öndeki 4 lü ise tamamen hücumda varlar. Savunma yapmayı bir kenara bırakın geriye koşmuyorlar bile. Böyle olunca da twente maçında olduğu gibi işini biraz sıkı alan rakip fb yi yenebiliyor. Takımın iki bekinin ve Emre nin canı çıkıyor. Oyun planını sadece Alex in üzerine kurmaya devam ederse daum lig de de en geç gs maçında birileri ceza kesecek Sayın Aziz YILDIRIM ın savaşan takımına.

DEĞİŞMEYEN VE DEĞİŞMEYECEK OLAN



FB camiası taraftarı ile, üyesi ile muhabiri ile yani her kesimiyle ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf önemli olan kazanmaktır diyor, diğer taraf oynanan oyundan şikayet ediyor. Aslında Daum u eleştirmenin bir anlamı yok. Bugün bir spor yazarı 4 yıl önce fb için yazdığı yazının isimlerini değiştirerek aynen baskıya verebilir. Çünkü eleştiriler kelimesi kelimesine aynı. 1. Daum döneminde de fb kaç maçını rahat ve fark atarak kazanmıştır ? Bu oran %10 u geçmez. O dönemde de fb ama taraftarı rahat bir maç seyredemiyordu. Sayın Daum yine 11 ini bozmuyor aynı dakikalarda oyuncu değiştiriyordu. Daum bu şekilde tam 3 sezon yaşadı Fenerbahçe de. Yani değişen hiç bir şey yoktu ve asla olmayacaktı. Kimse Daumda harika futbol oynatmasını beklemesin. O kendisini sonuca götürecek oyunu tercih ediyor. Aslında çok da haksız değil. Daum kazanan takım yaratır ama iyi futbol oynayan takım yaratmaz.

16 Eylül 2009 Çarşamba

ROBERTO CARLOS DA SİLVA ROCHA



1973 Yılında dünyaya gözlerini açtığında Türkiye de kazan kaynıyor labirentin bir ucu 'Bağımsız Türkiye ' diğer ucu 'Milliyetçi Türkiye ' haykırıyordu. Ayşe henüz tatile çıkmamış, buzdolabı kömür ya da yarım ekmek dönere oylar satılmamıştı. Cemil TURAN bir yıl önce FB ye transfer olmuş gollarini atmay başlamıştı. Brezilya ise 3 yıl önce Meksika da düzenlenen turnuvada Felix'li, Carlos ALBERTO'lu, Gerson'lu ve Pele'li kadrosuyla İtalyanları 4-1 mağlup ederek 3. kez dünyanın en büyüğü olmuştu. O efsane kadrodan Carlos ALBERTO ilham vermişti robertonun babasına ve 2002 Brezilyasının sol ayaklı carlos albertosu olacaktı.

Palmeiras ta başlayan kariyeri 1996 inter ile devam edecekti. FB ile Aragones aşkı gibi onun da İnter le olan aşkı vasat geçen bir sezonun ardından bitmiş ve 11 yıl formasını giyeceği, bir efsane olacağı Real Madrid e transfer olmuştur. Real de 4 La Liga şampiyonluğu, 3 şampiyonlar ligi,1 süper kupa, 2 kıtalararası kupa,3 İspanya süper kupası kazanmıştır. 1999 yılında Teneriffe ye sıfırdan attığı gol matematikçiler tarafından inanılmaz olarak nitelendirilmiştir. 1997 yılında düzenlenen mini dünya kupasında Fransa ya attığı frikik golü ise futbol tarihinin en iyi 5 frikik golünden biridir. Kendisine has vuruş tekniği ile vuruş yaptıktan sonra sadece Carlos topun dışarıya çıkmayacağını biliyordu. Top öyle bir falso aldıki binlerce seyirci ile birlikte Barthez de olduğu yerde topun önünde saygıyla eğilip ağlarla kucaklaşmasını seyretmiştir.

Fenerbahçe ye transferi sözkonusu olduğunda sadece posterini alırlar yakıştırması yapılmış ancak posteri değil kendisi gelmişti.Şüphesiz FB Carlos u alırken onun futbolculundan ve yeteneklerinden yararlanmak istiyordu. Fakat asıl amaç kulübün reklamını yapmaktı. 2007 yazında Roberto CARLOS binlerce taraftarın önünde imzayı attığında görevini yerine getirmişti. Artık ondan sonrası teferruattı.

Özellikle bu sezonki maçlara baktığımızda Carlos futbolu kafasında bitirmiş gibi oynuyor( ya da oynamıyor). Sezon başından beri Roberto nun ülkesine döneceği konuşuluyor. Bence her iki tarafta görevini fazlasıyla yerine getirmiştir. FB onu avrupa futbolunda ki son yıllarında maddi anlamda memnun etmiş oda üstüne düşen reklam vazifesini sonuna kadar yerine getirmiştir. Eğer ocak ayında bu topraklarda ayrılırsa onu hep gülümsemesi,sempatik tavırları,yardımseverliği,arabaları ve Var mısın Yok musun da ekrana gelen muhteşem evi ile hatırlayacağız. Teşekkürler Roberto ve teşekkürler Fenerbahçe.

15 Eylül 2009 Salı

NAPOLYON VE MOURINHO

Osmanlıların Akka kalesindeki mücadelesinden sonra Napolyon Türklere olan hayranlığını ifade etmek için '' Bana Türklerden bir ordu verin size dünyayı fethedeyim.'' demişti. Eğer alan savunması dehası Mourinho da Sırbistan maçını seyretmişse Milli takımımızın yaptığı savunmayı gördükten sonra benzer şeyler söylemiştir. Milli takım oynadığı 5 maçın 3 ünde yaptığı savunmayla adeta basketbol dersi verdi. Sırbistan maçı her anlamda müthiş çekişmeli bir maçtı. Diğer maçlara göre hücumda istediğimiz oyunu sergileyemedik. Ancak şu da bir gerçekki artık belli adamların oyununa mahkum değiliz. Her maç ayrı oyuncu maça damgasını vuruyor. Sırbistan maçının yıldızı da Kerem Tunçeri idi. Turnuvadaki 3 maçımızı seyrettikten sonra en az yarı final oynarız diyordum ama İspanya ve Sırbistan maçlarından sora finale kadar yolumuz olduğunu düşünüyorum. Buna inanmamın sebebi ise oyuncularımızdaki hırs,inanç, takım olmak ve mücadele isteği. Futbolla üzüldüğümüz bugünlerde basketbolda bizi sevindirdikleri için 12 dev adama teşekkürler.

12 Eylül 2009 Cumartesi

SAKIN HOCAM


Bosna hersek maçından sonra her kötü sonuç sonrası olduğu gibi Fatih TERİM in istifası konuşuluyor. Ben peşin peşin fikrimi söylüyorum; Fatih TERİM kesinlikle devam etmeli. Hoca bu ülkede yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla her zaman eleştiri konusu olmuştur. Daha italya ya gitmeden bile kendini bir italyana benzetmeye başarmış bir insandır. Maleesef iyiyi da kötüyüde çabuk unutuyoruz. Fatih terim değil miydi Ümit Milli Takımla Akdeniz oyunlarında bize şampiyonluk yaşatan. Fatih TERİM değil miydi tarihimizde ilk defa bizi Avrupa şampiyonası finallerine götüren. Fatih TERİM değil miydi bu ülkeye klüpler düzeyinde ilk zaferi yaşatan. Fatih TERİM değil miydi milli takımla Avrupa şampiyonasında yarı final oynatanve son olarak biz değil miydik Fatih TERİM kurtar bizi diye bağırıp onu ikna etmek için gece operasyonları düzenleyen. O halde sakın hocam. Senin kelleni sebepsiz yere almak isteyenlere sakın pabuç bırakma. 2012 ye kadar sözleşmeni uzattın ve bu süreyi sonuna kadar kullanmalısın. Bize borçlu olduğun milli bir finali ödemen gerekiyor.

10 Eylül 2009 Perşembe

NORMAL OLAN BU ZATEN


Aslında dün akşamki sonucun Türk milleti için süpriz olmaması gerekir. Hafta boyunca iş sıkıya gelince gereğini yapıyoruz diye kerndimizi kandırdık. Ama unuttuğumuz bir istatistik vardı. 11 Yıldan beri yapılan milli maçlar için 5 günde 2 maç uygılamasında oynadığımız 26 maçın 6 sını kazanabilmiştik. Böyle bir istatistiğe sahip oluncada Estonya maçından sonra Bosna maçından 3 puan almak istatistiklerimize aykırı idi. Unuttuğumuz bir nokta daha vardı. 1996 dan bu yana katıldığımız her uluslararası turnuvada ses getiriyoruz. Ancak bir sonraki turnuvanın elemelerinde hüsran yaşıyoruz. Hatırlamak gerekirse 96 İngiltere ye katılmıştık. Tamam belki sıfır çektik ama o dönem için bizim adımıza oraya gitmek bile başarı idi.Ardından 98 fransa ya gidemedik. Bir sonraki turnuva olan 2000 avrupa şampiyonasına katılmakla kalmadık çeyrek final oynadık. 2 Yıl sonra ise bir değişiklik yaparak 2002 Dünya kupasına katıldık. Yarı final oynayarak büyük başarı elde etmiş ve Brezilya yı eleyemediğimiz için üzülmüştük. Artık Türk futbolu çağ atlamış günden güne kendini geliştirmişti. Bundan sonra hedefimiz final ve şampiyonluktu. Bırakın final oynamayı 2 tane turnuvaya arka arkaya katıldığımız için sonraki 2 şampiyonaya katılamadık. 2004 avrupa şampiyonası elemelerinde Letonya 2006 dünya kupası elemerinde İsviçre rezaletlerini yaşadık. Bizler deniz tarihine adlarını altın harflarle yazdırmış bir neslin torunları olarak doğaldır ki dereleri pek sevmiyoruz. 2008 Avrupa şampiyonasında elde ettiğimiz başarıdan sonra da 2010 elemerinde süpriz olan bosna ya geçilmek değil bizim grubu 2. bitirerek play-off lar oradan da dünya kupasına katılmamız olurdu.
Bir şey daha var ki onu da gözardı etmemek gerekir. Grupta bizim dışımızdaki 5 takımın 4 ünden daha iyi bir takımız. Estonya nın dünya futbolunda ki yeri bile tartışılır. Belçika son 20-25 yıldır sürekli vasatın altında, avrupa futbolunda esamesi bile okunmuyor. Bosna nın devlet olarak tarihi ne kadar uzun ki futbolu köklü olsun. Ancak gelin görünki biz bu rakiplarle oynadığımız 5 maçın sadece 2 sini kazandık. Farz edelimki Bosna kalan iki maçını kaybetti ve biz de kazandık ve play-off oynayarak dünya kupasına gittik. Ama bu ülkelere verdiğimiz punlardan sonra, oynadığımız futboldan sonra, kendi göbeğimizi kendimiz kesmedikten sonra hangi yüzle gideceğiz sormak istiyorum.

6 Eylül 2009 Pazar

ALTIN ELDİVENLER


Takım savunmasının en arkadaki isimleridir kaleciler. Son zamanlarda değişikliğe uğrasada genellikle forma numaraları 1 dir. Çünkü takımın 1 numaralı oyuncusudur onlar. Binlerce taraftarın gözü önünde ve diğer 10 oyuncunun arasında yanlızlığı yaşarlar. Onların yanlızlığını sadece 3 direk paylaşır. Kahramanlık ve hainlik arasında ki ince çizgide yürürler.Rakip karşısında bir alman gibi sert, topa karşı bir fransız gibi nazik, tribünlere karşı bir amerikalı gibi şovmen olmalıdırlar. Pazu bandı kolunda olmasa da takımın gerçek lideri kalecilerdir. Doğuştan liderlik vasıflarına sahip olanlar kalecidir. İşte bu özellikleri ile en iyi 10 altın eldiven;

1-Lev YASHIN



1929 da doğan Yashin 2. Düünya savaşında metal atölyelerinde çalıştı.savaşın soğuk nefesini hisseden, belkide bu soğuk nefes sayesinde kalesinde her zaman soğukkanlı olmayı başaran bir devdir. O sadece toprak sahalarda değil buz zeminlerde de oynayacak kadar sevmiştir kaleciliği. Bu sevgisi ona sovyet buz hokeyi ligi şampiyonluğu getirmiştir. İngiltere'ye karşı Wembley'de yaptığı kurtarışlardan dolayı ingilizler ona kara örümcek diyorlardı. Ancak o siyah giyimi ile kendi taraftarının her zaman KARA PANTER i idi. '' Yuri GAGARİN'i uzayda görmekten daha iyisi bir penaltı kurtarmaktır.'' demiştir. Futbolculukyaşamaında 150 tane penaltı kurtarmıştır ve bu bir rekordur.FIFA tarafından yüzyılın kalecisi seçilmiştir.

2- Gianluigi BUFFON




Onu büyük yapan özelliklerden bir ve belkide en önemlisi '' Ben artık en iyi değilim Cesar benden dahi iyi bir kaleci'' diyyacek kadar mütevazi olması. Parma dan Juventus'a 54 milyon euro ya transfer olduğunda bu rakam bir kaleciye ödenen en yüksek bedeldi. IFFHS tarfından Schmeichel ile birlikte son 20 yılın en iyi kalecisi seçilmiştir. Kariyerinde 3 İtalya kupası, 3 iTALYA süper kupası, 1 UEFA kupası, 2 İtalya şampiyonluğu, 1 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve 1Serie B şampiyonluğu bulunmaktadır.


3-Peter SCHMEICHEL






Özellikle son dakikalarda attığı mkafa golleri ile hafızalara kazınmıştır. Brondby den ManU ya 60000 pound a transfer olmuş ve gösterdiğiperformansla Sir Alex FERGUSON tarafından tarihin en kelepir transferi olarak nitelendirilmişti. Çok güçlü kollara ve vücuda sahipti. Göbek adı reflekstir. 1993 te yılın kalecisi seçilmiştir. 129 kez milli olmuştur.


4-Iker CASILLAS







Schmeichel dan sonra dünya futbolu refleksleri bu kadar güçlü bir kaleci görmemişti. Bir matador edasıyla kalesini savunan ispanyol kaleci daha 17 yaşında Real Madrin in kalesine geçmiştir. Yaşından çok daha olgun olması doğuştan lider olması onu kaptanlığa kadar yükseltmiştir. 18 yaşından beri milli takımın değişmez kalecisidir. Bir boğa kadar güçlü ve bir boğayı yeneceğinden emin matador kadar özgüveni yüksektir. Kariyerinde 2 şampiyonlar ligi, 3 La Liga , 1 Avrupa şampiyonluğu vardır.



5-Petr CECH








Belkide listedekilerden futbolu en çok seven odur. Kafatasını çatlatacak kadar gözü kara ama sırf bu yüzden futbolu bırakmayacak kadar sevdalıdır bu oyuna. Ayrıca futbola başladığı kulüp olan Plezen de orta sahada oynamış ayağının kırılmasından sonra kaleye geçmiştir.17 Yaşında profesyonel olmuş,700000 euro ya sparta prag a oradan 5 milyon eıro ya rennes e oradan da 10.5 milyon euro ya Chelsea ye transfer olmuştur. 2005-2006 sezonunda 21 maçta gol yemeyerek altın eldiven ödülüne layık görüldü. . Kariyerinde 2 premier lig, 1 FA cup, 2 de lig kupası bulunmaktadır



6-Cloudio TAFFAREL





Her brezilyalı futbolcu gibi yoksullukiçinde geçen bir çucukluktan penaltı krallığına uzanan bir kariyer. Bir evlat edinmeye gitiiğinde kendisine gösterilen 8 çocuğu da evlat edinecek kadaryufka yüreklidir.94 te Dünya Kupasını kazandıktan sonra Parma ya transfer olmuş ancak yabancı sınırlamasına takıldığı için formunu kaybetmemek adına bir kilise takımında oynamıştır. Ama bir farkla kaleci olarak değil forvet olarak. Bu deneyim sırasında da gol kralı olmuştur. Mütevazi,efendi,dürüst ve yardım severdi. Simoviçten sontra Gs a gelmiş en iyi kaleci idi. Kariyerinde 1 Dünya şampiyonluğu,2 UEFA kupası,1 Süper kupa, 2 Türkiye ligi şampiyonluğu, 1 Amerika kupası,2 Türkiye kupası vardır.


7-Edvin VAN DER SAR







Bir kaleci düşünün 90 larda Ajax la kazandığı başarılardan sonra bir çok kulüp gezsin ve gittiği her kulüpte başarılı olsun.İlerlemiş yaşına rağmen ManU ile en büyük kupanın bir kez daha sahibi oldu.39 yaşında ama Sir Alex onun yerine bir kaleci bulamadı. Kariyerinde 4 hollanda şampiyonluğu,3 Hollanda kupası,1 Carling Cup,1 İntertoto kupası,2 Şampiyonlar ligi, 1Süper kupa, 1 Kıtalararası kupa,2 Premier lig şampiyonluğu bulunmaktadır.



- Toni SCHUMACHER






Bazı karakterler vardır.içinde bulunduğu şatafatlı dünyanın neon ışıklarıyla kendini kandırmaz. Haksızlığa ve yanlışlıklara isyan eder. Bu isyanı ile de dışlanır ama o yine de inandığı yolda bildiğini okumaya devam eder.İşte Schumacher de alman liginde dopingleri kitabında anlatınca bundesliga dan adeta aforoz edilmişti.Dünyaya elle nasıl oyun kurulacağını ve ceza sahasının tek oyuncu ile nasıl savunulabileceğini göstermişti. 1 kez avrupa şampiyonu olmuş 2 kez de final oynamasına rağmen dünya şampiyonlğunu tadamamıştır.

9-Oliver KAHN








39 Yaşında futbolu bıraktığında bazıları hala onun devam etmesi görüşünde idi. Karlsruheden Bayern Münich gelmiştir. 8 Bundesliga şampiyonluğu,6 alamanya kupası,1'er kez şampiyonlar ligi,UEFA ve kıtalararası kupa kazanmıştır.96 yılında milli takımla avrupa şampiyonu olmuş yıllarca almanya nın en iyi kalecisi ünvanını elinde bulundurmuştur. 99 dan itibaren 3 kez üst üste yılın kalecisi seçilmiştir.


10- Sergio GOYCHOCHEA








Bazı kahramanlar ya şanssızlıklar ya da tesadüfler sonucu ortaya çıkar. İşte sergie da Arjantin in en ünlü kalecisi pumpido nun sakatlanması ile sahne almıştı. Sahneye çıktığı andan itibaren 1990 dünya kupasında kaç maçta arjantini ipten almıştı ve finale kadar çıkmasını sağlamıştı. Sert bakışlarıyla rakipleri bile sindiren ayrıca kale direklerine ve ceza sahasına '' Buranın hakimi benim'' diyebilen bir yüz ifadesi vardı. Kariyerinde 1 dünya 2.liği ve 2 de Copa Amerika şampiyonluğu vardır.

.















































8














































































































































2 Eylül 2009 Çarşamba

ADAM GİBİ ADAM SPALETTİ


1959 Yılaında doğan paletti futbolculuk hayatında Empoli ve Spezia da forma giydi.Teknink direktörlük hayatına yine Empolide yardımcı antrenör olarak başladı.Ardından sırasıyla Sampdoria,Venezia,Udinese,Ancona ve Roma kulüplerinde çalıştı. 2005 yılından beri Roma da görev yapıyordu. 4-2-3-1 taktiği oynatan Spaletti roma ya 11 maçlık yenilmezlik serisi yaşatmıştı. 2006 yılında İtalyada ki teknik direktörlerin oylarıyla yılın teknik direktörü seçilmiş aynı yıl Roma yı şampiyonlar liginde çeyrek final oynatmıştı. Bu yıla pek iyibaşlamadı Roma. İki maçta iki mağlubiyet almasıyla Roma lı yöneticilerin İtalya nın en aranılan!!! hocası Ranieri ( Chelsea nin milyon dolarlık kadrosuna en kötü sezonunu yaşatmıştı.) ile görüştüğü haberleri çıkınca Spaletti adam gibi adam olduğunu gösterdi ve o an istifa etti. Roma ya muhteşem hocası Ranieri ile sonsuz başarılar.( Bu dileklere ihiyacı olacak)