30 Ağustos 2010 Pazartesi

Futbola Dair -8



Eğer biraz çirkin olsaydım ne Pele'nin ne de Maradona'nın adı hatırlanırdı.
                                                                            George BEST

Serkan Fenerbahçe de


Lig tv nin haberine göre Fb Serkan KIRINTILI ile 3 yıllığına anlaştı. 1985 doğumlu kaleci profesyonel kariyerine 2004 te Adanaspor da başladı.2005 yılından beri Ankaragücü forması giyen Serkan  bir defa da milli takım forması giydi. Yedek olarak alınabilecek iyi bir kaleci. Ama benim temennim Serkan ve Mert arasındaki rekabetten Mert'in galip çıkması.

30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun

Güzel Bir kaç Nokta


Açıkçası Manisa'ya 4 gol atmanın çok fazla bir espirisi yok. Avrupa da PAOK gibi asla Fb nin kalibresinde olmayacak bir takıma elendikten sonra Türkiye'de rakiplerine 4 atsan ne olur,14 atsan ne olur. Takımın marka değerini Manisaya attığın 4 gol değil,Paok'tan yediklerin oluşturuyor. Dün akşam Fb yine yorgun ve ne yapacağını bilmez bir şekilde çıktı. Bazen iyi oynuyor bazen şakın oynuyordu. Manisa son vuruşlarda biraz daha becerikli olsa maçın sonucu çok farklı olabilir ve bugün savaş baltaları bileniyor olurdu.
Ancak dün akşam olumlu noktalar da yok değildi. Önce Aykut KOCAMAN'ı bir kez daha takdir ettim. Sağ bekte Gökhan'ın sakatlığında Bekir'i oynatmak gibi ucuzculuğa kaçmadı. Her türlü hatayı ve riski göze alarak 18 yaşını doldurmamış Okan'ı sahaya sürerek hem altyapıya kayıtsız olmadığını gösterdi hem de formayı hakedenin giyeceği konusunda oyuncularına bir kez daha mesaj vermiş oldu.Okan da hocasının kendisine olan güvenini boşa çıkarmayarak oyuna damgasını vurdu. Sanki yıllardır bu takımda sağbek oynuyormuş gibi mücadele etti. Asist yaptı,çizgiden top çıkardı,ters kademeye girdi. Sanırım Gökhan GÖNÜL de bundan sonra yerinin garanti olmadığını düşünmeye başlayacaktır.

  Son bir söz de Mert için söylemek gerekir. Maçın direkt sonucuna etki edecek öyle kurtarışlar yaptı ki yönetime ben varken ikinci kaleci almaya gerek yok dedi.Fizik olarak iyi durumda ve tedirgin de durmuyor. Isaac'ın vuruşunu ve  Manisa'nın ikinci golünde zamanlaması oldukça iyi idi. Kupa maçlarında yer alır ve Volkan BABACAN gibi yapmayıp her gün kendine bir şeyler katarsa Fb nin on yıl daha kaleci problemi olmayacaktır.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Barcelona Adımları


Öncelikle bir futbolsever olarak her iki takıma da teşekkür etmek gerekir. Bu akşam oynana maçta her şey vardı. Aşk,kan,gözyaşı,ihtiras yani ne ararsan var. Sahada mücadele eden bütün futbolcuları tebrik ediyorum. 90 dakika boyunca ağzımızda harika bir futbol tadı bıraktılar. Bu akşam  ilk yarıda Fenerbahçe'nin biraz şansı olsa maçın skoru daha farklı olabilirdi.  Bu sonuçtan sonra yok Alex niye oynamadı, yok Stoch niye ilk 11 de değil , Aykut hoca için kazan kaynıyor yorumları olabilir. Ancak Aykut Hoca bu akşam yapacağı değişimlerin üçüncü adımı atmış bulundu.
Barcelona adımları derken oyun felsefesini kastetmiyorum. Barcelona bu gün dünyanın en iyi takımıysa. Bunu sağlayan en önemli faktör Ronaldinho'yu göndermesidir. Roni Barça ile ŞL ve La Liga yı kazanmış takımın en önemli oyuncularından biriydi. Ancak takım içinde ve saha içinde bazı sorunlara sebep olmaya başlamıştı. Barça ve Guardiola onu göndermeekte bir an bile tereddüt etmeyerek bugünkü Barcelona'nın temelini attılar.
İşte Aykut hoca da bugün Alex ile başlamayarak devrimin bir adımını daha attı. Burada Alex'in takım içinde sorun yarattığını kastetmiyorum. Alex kişilik olarak son derece saygı duyduğum oyuncudur o ayrı. Aykut Hoca şablon değiştirerek takımın vazgeçilmez oyuncusundan vazgeçerek son derece kararlı olduğunu gösterdi. Fenerbahçe bu maçı kazanabilirdi de ama unutulmamalıdır ki takım şu an bir süreçten geçiyor ve bu geçiş anlaşılan o ki sıkıntılı geçecek. Son on yıldır değiştirilmeyen oyun anlayışını,dizilişi,taktiği değiştirmek tabuları yıkmak gibidir adeta bir devrimdir. Hiç bir devrim de acısız gerçekleşmez. Tabi Fb Barcelona olmadığı için acının katsayısı belki biraz fazla olabilir. Camianın,takımın,taraftarın üstüne düşen bu hocaya sonuna kadar güven duymalı ve destek olmalıdır.

22 Ağustos 2010 Pazar

Zihniyet


Bu akşam ki maçı dışarıdan futbolla hiç ilgisi olmayan bir kişiye seyrettirip hangisi ülkenin 105 yıllık geçmişe sahip 17 defa şampiyonluk yaşamış takımı diye sorsanız cevabı yeşil formalılar diye olurdu. Bursaspor son şampiyon olarak Ali Sami Yen'e gelmiş ve geçen yılki şampiyonluğu hakettiğini bir kez daha gösterircesine bir oyun oynadı. O kadar sakin ve ne yaptığını bilen bir hocaya ve oyunculara sahipler ki Bursaspor camiası için bundan sonra karada ölüm yok diyebiliriz. Artık tam bir büyük takım havasındalar. Volkan,Ivankov,Ergiç bu takımın en önemli silahları. Şayet hakem Volkan'a ikinci sarı kartı gösterip oyundan atsaydı bile sonuç değişmezdi. Bunun iki sebebi var. Birincisi Bursaspor yine sakinliğini korur ve oyunu kontrolü altında tutardı. İkincisi ise Bursaspor nasıl bilinçli oynuyorsa Gs da o kadar bilinçsizce oynuyordu. Gs' da aslında sorun Rijkaard değil zihniyet. Anlamsız,boş ve yanlış transferler. Bunun yanı sıra tam bir idarecisizlik durumu. Maalesef Gs'ın başında bulunanlar değil yönetici idareci olmaktan bile çok uzaklar. Tabi tüm suç yönetimde değil. Sahada oynayamayan oyuncuların da kabahati az değil. Öncelikle stoperlerinden en az biri topu oyuna sokmada neredeyse sıfır ve çok ağır. Sağ bek yokluğundan stoper sağ bek oynuyor. Orta sahadakiler ya hücum yapmak için ya da sadece savunma yapmak için oradalar. Forvetleri ise topa vurmak yerine hakeme vurmayı tercih ediyor. Yani aklı oyunda değil hakemde. Kendini oyuna veremeyince de belki de gözü kapalı atacağı golleri dışarı atıyor. Yani mental olarak sahada değil.
Şimdi bir sürü çatlak ses çıkacaktır Rijkaard istifa diye. Teknik adamı göndermek bu yönetimin yapacağı  en amatörce davranış olur. Siz adamın eline Xavi'yi İniesta'yı mı verdinizde şampiyonluk bekliyorsunuz ? Eğer Gs camiası gerçekten  bütün  samimiyetiyle başarı bekliyorsa sonuna kadar hocasının arkasında durmalı ve bu sene de hangi sonuç alınırsa alınsın hocasıyla devam etmelidir. Yoksa iki sene işte o zaman çöpe atılmış olur.

Karmaşık Duygular


Fenerbahçe Deivid ile yolların karşılıklı anlaşarak ayrıldığını açıkladı. Özellikle geçen sezon sakatlığı ve aldığı paranın çokluğu ile taraftarın canını çok sıkmıştı Deivid. Artık neredeyse bütün Fb camiası onun gitmesi için dua ediyordu. Ama eminim ki bugün yapılan resmi açıklamadan sonra eminim ki bütün Fb'lilerin aklına geçen sezon değil, 2007 de İnter'e attığı vole, CSKA'ya Chelsea' ye attığı goller,Gs maçındaki yengeç dansı gelmiştir. Herkes onu ŞL deki performansını hatırlıyor. Böyle oluncada kimse ona kızmıyor. Hatta ve hatta o günleri düşünerek hem maziyi arıyor hem de Deivid'in gidişine bir parça da olsa hüzünleniyor. Üzülmedim diyen yalan söyler. Güle güle Deivid seni hem tebessümle hatırlaycağız. Yolun açık olsun

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Ziya REHAGEL


En başta söylemeliyim ki Ziya Hoca'ya saygımız sonsuz. Futbolculuk kariyerine söyleyecek en ufak bir sözümüz olamaz. Hatta antrenörlük kariyeri içinde bir söz söylemek belki bize düşmez. Ancak yine de bir futbol dilencisi olarak da fikirlerimizi belirtmek isteriz.
Ziya Hoca'nın Türk futboluna yaptığını 2004 yılında Avrupa Şampiyonasında Otto REHAGEL dünya futboluna yapmıştı ve dünya futbolu bunun etkisinden 4 yıl kurtulamamıştı. Defansif ( aynı zamanda sıkıcı) futbolla Avrupa Şampiyonluğunu REHAGEL Yunanistan'la alınca bir anda bütün dünya o sıkıcı futbolu oynamaya çalışmıştı. Neyse ki  2008 de İspanya harbi harbi futbol oynayarak kupaya uzanmıştı da tüm insanlığı kurtarmıştı.
Fakat 2010 yılında görüyoruz ki REHAGEL'in etkisinden hala  kurtulamamış olan bir kişi var. O da ne yazık ki Ziya Hoca. Çalıştırdığı  bütün takımları defansif oynatmak için elinden geleni ardına koymuyor. Hadi geçen sene Diyarbakırspor'la maddi imkansızlıkları bahane etti. Ama Bursasporla oynanan lig maçında yine aynı. Hoca'nın takımları genellikle skor olarak geriye düşmedikçe hücuma çıkmayı,gol atmayı düşünmüyor. Sayın Serpil Hamdi hoca'nın elinde yetişmiş biri olarak futbolu güzelleştirmeyi amaçlamak yerine takılmış Otto hoca'nın felsefesine. Zaten her gittiği takıma AYMAN gibi bir futbol kasabını götürmek gibi bir hamlesi oluyor, varın gerisini siz hesaplayın.
Buradan Sayın Hocama seslenmek istiyorum. Eğer bu satırları okuyorsanız,bilin ki bizler herşeyden önce iyi futbol seyretmek istiyoruz. Nasıl skor yazarlarından uzak duruyorsak,futbolu futboldan,golden,heyecandan uzak tutan futbol adamlarından da uzak duruyoruz. Lütfen artık gerçek futbola dönün. Adına ister total ister topal deyin ama gerçekten futbol oynatın. Bir futbol sever olarak rica ediyorum.

15 Ağustos 2010 Pazar

Esas Sorun


Spor kamuoyunun beklediği açıklama nihayet Fb kulübünden geldi. Fb resmi sitesinden Mamodou Niang ile anlaştıklarını resmen açıkladılar. Spor kamuoyunun diyorum çünkü gencinden yaşlısına,Fenerbahçelisinden Çatladıkkapısporlusuna kadar futbol ile ilgilenen herkes Fb'nin forvet transferini açıklamasını bekliyordu.
Uzun uğraşlar sonunda Fb yönetimi Marsilya kulübünü de ikna ederek geçen yılın Fransa gol kralını renklerine kattı.Marsilya formasıyla 236 maçta 105 gol atan Niang transferi gerçekten Fb için önemli bir transfer. Ancak sorunun tam cevabı mı onu zaman gösterecek. Nitekim son tranfer ile birlikte Fb'nin forvet hattını tam beş tane gol kralı oluturuyor. Ancak son transferi saymazsak öbür dört gol kralı Fb'nin gol ihtiyacına cevap veremedi ve son beş yılda sadece 1 şampiyonluk alabildi.
Bir forvet için standart ortalama % 30 dur. Yani her üç maçta bir gol atan forvet beklentileri karşılamaktadır. 236 maç 105 gol % 44 anlamına gelir ve bu çok iyi bir ortalamadır. Fb nin diğer forvetlerine bakarsak Kezman 46 maç 20 gol ( %43 ort.),Güiza 97 maç 34 gol (% 35 ort), Semih 144 maç 64 gol (% 44 ort) dür. Yani hepsi de ortalamanın üstünde istatistiklerdir. Öyleyse Fb nin sorunu başkadır. Fb nin sorunu golcü değil gol atabilecek sistemdir. Bu sene yapılan transferler ile sistemin zamanla değişeceğini artık herkes biliyor. Umarım son transfer ile birlikte Aykut Hoca gole dönük sistemi hayata bir an önce geçirmeyi başarır. Yoksa Niang transferi de diğer transferlerden farklı olmaz.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Virüs


Fenerbahçe sezon sonunda taraftarını nasıl şoka soktuysa anlaşılan o ki taraftarı şoktan çıkarmamakta karalı. Önce 2006 da kaçan şampiyonluk ve ardından ŞL de D.Kiev'e elenilmesi. Şimdi yine aynı senaryo. Son hafta kaçan şampiyonluk ve bu seferde Young Boys' a yenilerek bir kez daha ŞL den ayrı kalmak.Artık bu kadar şoktan sonra sanırım Fb taraftarı bitkisel hayata girecektir. Teknik taktik konuları bir kenara bırakalım. İşin psikoljik ve sosyolojik boyutuna bakalım. Bazı kesimler tarafından Türkiye'ye gelen en iyi yabancı olduğu iddia edilen Alex bütün bu yaşananlarda takımdaydı.Kasımpaşa,Sivas, vb lig maçlarında güzel bir hareket yapsın diye beklenen yılda milyon eurolar ödenen Alex bu takıma girmiş bir virüstür. Kişiliğine,insanlığına saygım sonsuzdur. Ancak oyun anlamında maalesef  Fenerbahçe'nin kanına işlemiştir. Takımın çoğunluğu da Brezilyalı olduğu için diğerlerini hatta Türk oyuncuları bile etkisi altına almıştır. İlk geldikleri zaman harika oyun çıkaran Santos ve Baroni artık yokları oynuyorlar. Her geçen günde kötüye gidiyorlar. Korkum bu sene transfer edilen diğer oyuncularında aynı virüsten etkilenmeleri. Derbi maçlarda oynayan diğer maçlarda yerlerde sürünen felsefe Alex ve Brezilyalıların felsefesidir.
Aykut Hoca da bunun farkında. Yavaş yavaş takımı ve kulübü bu zehirden kurtarmayı planlıyor. Ancak bunu ameliyatla değil ilaç tedavisi uygulayarak yapmak istiyor. Youung Boys maçının ikinci yarısında Alex'i oyundan alarak hem risk aldı hemde Fb'nin geleceğini kurtarmak adına turu feda etti. Alex ve felsefesi bu takımda olduğu her geçen gün bu virüs yarayı yavaş yavaş kangrene dönüştürecektir.Fb muhtemelen daha bir çok kez avrupa kupalarına veda edecektir. Ama önemli olan Aykut KOCAMAN'ın yaptığı gibi cesaretli ve kararlı adımlar atmaktır.Devam et Aykut hoca eğer sen bu cesareti göstermezsen senden sonra kim gelirse gelsin göstermez.