31 Mart 2011 Perşembe

Güzel Oldu

Dün akşam Avusturya maçı bir anlamda bizim için tamam ya da devam maçı idi. Almanya karşısında alınan mağlubiyet  normal karşılanabilirdi. Zaten öyle de oldu herkes normal karşıladı. Ama Azerbaycan karşısında alınan mağlubiyet tam bir şok etkisi yaratmıştı.  O maçın sonucunda grupta durumumuz kritik sayılabilecek düzeyde idi. Avusturya karşısında alınacak bir mağlubiyet bizim için 2012 Avrupa şampiyonasını evimizden seyredeceğimiz anlamına gelecekti. Belki matematiksel olarak şansımız yine devam edecekti ama alınacak mağlubiyetin yaratacağı psikolojik etki diğer maçlara da olumsuz olarak yansıyacağı için gruptan çıkmak bir hayli zor olacaktı. Dolayısı ile bu maçta asıl önemli olan oyun değil skordu. Arda'nın golüne kadar geçen zamanda top hakimiyeti biz de olsa da pozisyon anlamında çok da efektif sayılmazdık. Bence bunda en önemli neden Hiddink2in maça Semih yerine Burak la başlaması idi. Tabi ben bu işi Hiddink'ten daha iyi bilmiyorum ancak mantığım Trabzon'da daha çok kanat forvet olarak görev yapan Burak'ın tek forvet olarak Semih2ten daha iyi olamayacağı yönünde idi.Çünkü herkesin bildiği gibi Semih'in ileride top tutabilme özelliği Burak2ta yoktu. Burak daha çok tek ve hızlı toplarla ileri çıkabilen bir oyuncu. Semih gibi rakip defansla boğuşan, duvar görevi yapabilen,arkadaşlarının rakip sahaya yerleşmelerini sağlayan bir oyun karakteri yok. Zaten ikinci yarıda 1-0 önde iken yaptığı top kayıpları savunmamıza az da olsa zor anlar yaşatmadı değil.
Bunun yanı sıra  değişim sürecinde takıma yeni katılan genç oyuncuların ilk maçlarında galibiyetle tanışmaları önümüzdeki maçlarda öz güven oluşturması açısından oldukça önemli idi. Galibiyet kim ne derse desin zor bir galibiyet oldu. Ama yine güzel oldu.
Arda ve Hareketi

Golden sonra Arda örnek aldığı Emre abisi gibi basın tribününe hareketle tepki verdi. Tabi yaptığı hareket Emre'nin yaptığı hareket yanında oldukça masum sayılırdı. Çok saygı değer basın bunu da yazın demek ister gibiydi. Küfür ve hakaret içermiyordu. Bu gün basın yine ikiye bölündü. Kimisi Arda'yı haklı bulurken kimisi de bazı kişilere olan tepkisini genellememesi gerektiğini savundu. Evet belki Arda'nın yaptığı hareket tamamen onaylanamaz ama biraz da onun penceresinden bakmaya çalışırsak Arda'nın futbolu dışında basın herşeyini allak bullak etti. Ne sinema kapattığı kaldı yazılmadık ne de cinsel hayatı. Ona ve kız arkadaşına hiç saygı gösterilmeden yerden yere vurdu bazıları. Kişilik haklarına acımasızca saldırdılar. Onların da aileleri olduğu gerçeği hep göz ardı edildi. Bir insanın üstüne bu kadar gideceksin, sonra o da tepki gösterdi diye yine eleştireceksin. Bence bu kadarı da fazla. Arda neredeyse son bir yılını sakat olarak geçirdi. Yeşil sahalrdan uzuca bir süre ayrı kaldı. Oynayamamak bir yana bir de magazinsel anlam da sürekli manşette olunca ister istemez ruhsal anlamda bir takım sorunlar yaşamıştır. Böyle olunca oyuncu alacağı paraya bakmadan,oynayacağı kulübün durumu ne olursa olsun bu ülkeden kaçmanın yollarını arıyor. Ondan sonra da yok efendim GS,FB,BJK bırakılıır mı,yok efendim neden avrupanın küçük takımına gitti ?
Adam gider tabi. bu saatten sonra oyuncunun amacı avrupada kariyer yapmak değil,buradaki baskıdan kaçmak. Siz zannediyor musununz Tuncay sadece askerlik için Türkiye'ye dönmüyor ? Onun asıl amacı buradaki baskıdan uzak durmak.

Ne yüzle

Bir hafta önce Fb-Gs derbisi vardı. Hatırlayacağınız gibi maçın son dakikalarına doğru Volkan'a tribünden iki adet içki şişesi atıldı. Neyse ki Volkan'a isabet etmedi. Benim sorum o şişeyi atanlara. Dün akşam Volkan penaltıyı kurtardıktan sonra sevindiniz mi ? Eğer sevindiyseniz hangi yüzle sevinebildiniz  merak ediyorum ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder