19 Ağustos 2009 Çarşamba

ELDİVENLERİNE SIĞMAYAN KAPTAN


Bugün süper ligde oynayan yerli kalecilerin idolü idi schumacher. Çocuklar onunla sevmişti kaleciliği ve belkide oydu onların şu anda üç direk arasındaki yanlızlığı seçmelerinin sebebi.
1954 yılında Almanya nın soğuk ve gökyüzünün muhtemelen gri bulutlarla kaplı olduğu bir günde dünyaya gelmiştir Harald Anton Schumacher. Futbola da doğduğu şehrin takımı Düren de başlamıştır. Daha 18 yaşında iken Almanya nın köklü kulüplerinden Köln ün dikkatini çekmiş ve 15 yıl boyunca sırtından çıkarmamak üzere çok genç yaşta direklerin hakimi olmaya başlamıştır. 1978 de kazandıkları lig şampiyonlundan sonra milli takım kariyeri başlamış ve almanların efsanevi kalecisi Sepp Maier den kaleyi devralmış, 1979-1986 yılları arasında milli takımın kalesini korumuştur.Milli takımda uluslararası ilk başarısını 1980 de italyanın evsahipliği yaptığı avrupa şampiyonasında finalde o yıllarda fırtına gibi esen Belçika maçını 2-1 kazanarak elde ediyordu. Ancak dünya onu sportif başarıdan değil bambaşka bir olayla tanıyacaktı.1982 yılında dünya kupasında fransa ile oynanan yarı final maçında fransız oyuncu Battiston u karate kid'in bile yapamayacağı bir hareketle yere sermiş,Battiston un kaburga kemiklerini kırmıştı. Darbe alan Battiston uzun süre yerde hareketsiz kalmış ama toni hiçbir şey olmamış gibi avut atışı kullanmak için topu 18'in köşesine koymuştu bile. Yaptığı şiddet dolu darbe bir yana umursamaz bir şekilde arkadaşlarına ileri gitmelerini söylemesi ve yerde yatan oyuncuyu hiç dikkate almaması belki de almanlar hariç herkesin nefretini kazanmasına yetmişti. Ne demişti Simon KUPER 'Futbol asla sadece futbol değildir' Schumacher de Kuperi doğrularcasına yerde bir fransızın yatmasını önemsemeyecekti. İşin daha ilginç yanı hakem pozisyona faul çalmamıştı. O maçı almanlar penaltılarla kazandı ve finale çıktılar. Yıllar sonra battiston kendisini affettiğini söylesede belkide ahı tuttu ve Schumacher iki kez final oynamasına rağmen dünya kupasını hiç kazanamadı. Almanya'daki kariyerinide bitirmek için kimseye ihtiyaç duymadı. 1987 yılında yazdığı kitapta bundesliga oynayan oyuncuların kötü alışkanlıklarını ortaya çıkarıyor ve bazılarını doping kullanmakla itham ediyordu. Tabi Alman Futbol Federasyonu da bunu cezasız bırakmadı.İşte bizde onu bu sayede tanıdık,hayran olduk,imrendik.1988 yılında Fenerbahçeye transfer oldu ve 88-89 yılındaki 103 gollük şampiyonlukta en önemli rol onundu. Ancak ne yazıkki daha sonraki sezonda hepatit B virüsü yüzünden kendisini Türk futbolseverlerden mahrum bıraktı.1991 yılında hem A.Madrid hemde daha önce formasını giydiği B.Münih ile jübile maçı oynayarak futbola veda etti.1972 de başladığı üst lig kariyerinde 422 kez Köln 65 kez Fenerbahçe 33 kez Schalke 8 kez Bayern 1 kezde Dortmund forması giymiştir. Türk kalecilerine bıraktığı en büyük miras topu oyuna elle nasıl sokulacağını öğretmesi idi. Ayrıca ceza sahasının mutlak hakimiydi. Birebir kaldığı pozisyonlarda ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Seni hala özlüyoruz ve seni yıllarca seyredemediğimiz için hala çok üzülüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder